20 Kasım 2011 Pazar

Balat'ta Bir Çocuk


Bir gün Balat'ta dolaşırken kadrajıma yakalandı  bu çocuk, ben fotoğraf makinemi ona doğru tuttuğumda şaşkın bir ifadeyle bakıyordu bana. İstanbul'un o görünen yaşamında yaşamıyordu. diğer çocuklar gibi de şanslı değildi belki de, ayakları çıplak yüzü yaralıydı harabe bir evde yaşıyordu, İstanbul'un o sosyete semtlerinde lüks evlerde değil,  bakıcısı falan yoktu, annesi çocuğunun karnını doyurmak için kendi aç yatıyordu belkide kim bilir. Ama bu çocuk tamamen unutulmaya yüz tutmuş olan mahalle hayatının içinde komşulukların o güzellikleri, paylaşmanın tadına varıldığı, herkesin birbirini tanıdığı birbirine selam verdiği, sıcak insanların samimi insanların yaşadığı bir semtte Balat'ta yaşıyordu. Belki hayatında hiç lüks evi arabası olmayacaktı fakat çok sağlam dostlukları olacaktı...

Sonbahar




Sonbahar mevsimlerin en hüzünlüsü, adına en çok şiir yazılanı şarkı yapılanı, Aşkların ayrılık mevsimi belkide bence En güzel mevsim sonbahar, tabi ki her mevsimin kendine has özellikleri yaşanacakları var, hepsinin yeri farklıdır bilinç altlarında. 
Bu mevsimin güzel taraflarından biri dostunla veya dostlarınla sahil kenarında bir çay ocağında bir çay bahçesinde yudumladığın çay ve yanında dillere destan susamlı halkanın tadı asla vazgeçilmiyecek bir şeydir. Hele koyu bir muhabbete başladığında zamanın nasıl geçtiğini anlamadan saatlerce oturmak tam o sıra önündeki masanın üstüne düşen bir çınar ağacının kurumuş yaprağı hatırlatır sana zamanı ve işte o sıra geçmişi düşlersin, gençliğin gelir aklına. İşte böle bir mevsim sonbahar, dedik ya en hüzünlüsü mevsimlerin ama en kıymetlisi bence en değerlisi.